SANALTANİTİM
  TESETTÜRLÜ LOLİPOPLAR (RENKLİ BONBON ŞEKERLER)
 
(Nükteli bu makaleyi İslami Dergi köşe yazarlarından birine okuru göndermiş, yazarda bunu kendi
köşesinde yayınlamış.


ANLAMAK İÇİN YAZININ LÜTFEN TAMAMINI OKUYUN


Sokaktaki bu şeker kağıtları da kim?

Lolipoplar, bonbonlar, fondanlar, rengarenk şekerlemeler

Maşallah maşallah deyip, insan nazar etmekten korkuyor. Hele şu şekerlerin güzelliğine bakın heleYeni çıkmış galiba bu başörtülü şekerler! Ay Allah (c.c.)ım renklerin caf cafına bakın çingene pembesi, fıstık yeşili, portakal turuncusu, pastel mavisi, kızıllar, vişne çürükleri, firfiriler

İnsanın bu şekerlere baktıkça bakası geliyor. Gözümüz gönlümüz açılsın bee! Çağdaşların hala göz zevklerini bozuyor mu acaba bu şekerler? Yok daha neler, hiç olur mu, bu başörtülü şekerler yıllarca az çekmemişti, neydi o öcü, örümcek kafalı, eski kafalı, geri kafalı,kara sofu, takunyalı, tutucu, mürteci sözleriyle az rencide edilmemişti bunlar. Şimdi geçmişin acısını çıkarıyorlardır. Oh olsun işte, azıcık düşman çatlatsınlar.

Gerçi başörtülü hanımlar ne yapsalar bu çağdaşlara yaranamazlar. Başörtü dışında kızlarımızın kıyafetlerine, kendilerine gıpta ediyorlardır hani! Ama ah o başlarına sıkı sıkı bağladıkları başörtüsü. Varsa yoksa saçlarını göstermemekte yatıyor bu gizli sır. Üstlerinde spor kıyafetler, başlarında rengarenk örtüler. Modernliğin, şıklığın ve zarafetin adresi şu markada deyip birbirleriyle güzel olma yarışına giren kızlarda yok değil. Tesettür asıl amacından sapıyor mu ne? Yoksa bana mı öyle geliyor? Bizler demode mi kaldık yoksa?

Allah (c.c.)ın ayetlerini unuttular mı? Mümin kadınlara söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar namus ve iffetlerini esirgesinler. (Örtüyle kendiliğinden) belli olan yerleri müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler (Nur,31).

Allahü Teala ziynetlerini teşhir etmesinler derken, buradan çıkan anlamı hiç düşündüler mi? O cırtlak renklerle Allah (c.c.)ın rızasını mı, yoksa başkalarının rızasını mı kazanmaya çalışıyorlar?

Amaçları nedir? Yüzlerini, gözlerini boyayıp, cilalanıp nereye böyle takır tukur… Bizim diğer kadınlardan farkımız olmalıydı. Moda diye de Allah (c.c.)’ın ayetlerini göz ardı etmemeliydik. Evlerinizde vakarınızla oturun. İlk cahiliye (devri kadınları)nın açılıp saçılarak, ziynetlerini göstererek yürüyüşü gibi yürümeyin. Namazı kılın, zekatı verin, Allah(c.c.) ve Resulüne itâat edin.(Ahzab, 33).

Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar (Nur,31) ayetini okuduğumda her zaman aklıma topuklu ayakkabılar geliyor. Hani şu tak tuk yapan kadınların ayaklarını yerden kesen, yüksek ökçeli ayakkabılar Kuranı Kerim gerçekten bir hayat kitabı. Onunla hayatımızı şekillendirdiğimiz takdirde ancak o zaman takva ve izzet sahibi olabiliriz.

Allah(c.c.)ın kadınlara koymuş olduğu ölçü en güzel ölçüdür. Dinimiz toplumda fitne ortamı doğmasın diye kadını her bakımdan korumuştur. Hiçbir zaman kadınlara uyguladığı kurallar yüzünden dinimizi yanlış anlamamak gerekiyor. Bu din ancak okuyarak, araştırarak anlaşılır. Kadın sahabelerin yaşantıları, giyim ve kuşamları bizim için en güzel ölçüdür. Kuranı Kerim kadınları giyimleri konusunda bir renk belirtmese de, ölçü belirtmiştir. Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına, müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarıya çıktıklarında) örtülerini üstlerine almalarını söyle (Ahzab, 59).

Günümüzde müslüman hanımlar arasında takip edilen bir moda anlayışı var. Stilistler, tasarladıkları giyimlerle mümin hanımları kabuklarından çıkarmayı başardılar. Birbirlerinden görerek, birbirlerine özenerek, birbirlerinden daha çarpıcı ve güzel olabilmek için tesettür adı altında kuşandıkları giyimlerde bir takva, bir vakar görebiliyor muyuz acaba? Bir bayan olarak benim gözüme çarpan bu renklerin cazibesi beni bile bakmaya iterken, erkeklerin bakışları Bacıma ne güzel yakışmış gibisinden mi oluyor? Biliyorum aslında kötü niyetli olan benim değil mi?

Neden adımızı lekeliyorlar? Ne çıksa başörtülülerden çıkıyor, anlayışıyla bakan insanların ağızlarına dolanan kızlarımızın kıyafetleri bir kıskançlık anlayışı gibi algılansa da, aslında göze batan cinsten olduğu için bir ikaz olarak da anlayabiliriz.

Toplumda fitne ortamı doğmasına neden olmamalı kadın. Bilakis gerektiğinde kendini, adını ve namusunu koruyabilmeli. Her zaman yanımızda eşimiz, babamız, abimiz olmayabilir. Üstümüzdeki kıyafet öyle bir kıyafet olmalı ki, bizi her tehlikeye karşı bir zırh gibi sarmalı. Üzerimize odaklanan bakışları geri tepebilmeli.

elbise süslü püslü olup da bizzat kendisi ziynet gibi olmayacak. Ayrıca bakışları üzerine toplayabilecek şekilde renkli, desenli, altın ve gümüş işlemelerden de kaçınılmalıdır. (Buhari edeb’ülmüfred Hakim müstedrek).

Amacımız dikkat çekmek, bakışları üstümüze toplamak olmamalıdır. Kıyafetimiz takva, edeb, ahlak numunesi olmalı. Giysi dar değil, geniş ve bol olmalı, fitneye neden olacak bir yeri belli etmemelidir. (Ebu Davud, Sünen).

Bazı kıyafetler vardır ki, tam tedbir tesettüre uygundur. Fakat farklılığından dolayı dikkat çekici de olabilir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem) şöyle buyuyor Her kim belli eden bir elbise giyerse, Allah(c.c.) da ona Kıyâmet gününde zillet elbisesi giydirir. O da ona ateş olur ( Ebu Davud).

Bazı hanımlar evlerinde yapmadıkları süsü dışarıya gösteriyorlar. Ter kokusunu, kötü kokuyu bahane edip parfümler, deodorantlar kullanıyorlar. Tabii bu ağır kokularla toplumun düzenini kaçırdıklarının da farkında değiller. Aslında amaçları düzen kaçırmak, dikkat çekmek, ortalığı altüst etmek değil mi? Bir kadın koku sürünüp bir kavmin (topluluğun) yanına uğrar da onlar bunu hissederse zina etmiştir (İmam-ı Ahmed).

Bir pantolon modasıdır, aldı başını gidiyor. Hiçbir şeyden geri kalmıyorlar. Sanki dersin açıklarla kıyafet yarışına girmiş bu hanımlar. Bakın, aslında bizler ne kadar, modern ve çağdaşız, der gibi dar pantolonları giyip ortalıkta tesettürlüyüz diye geziniyorlar. Allah (c.c.) aşkına bunlar şimdi tesettürlü mü? Tesettür nedir Örtünme, saklanma değil mi? Ama bunlar bir şeyi saklamaktan çok belli etme telaşındalar. Üstelik pantolon erkeklere benzeme yönünden de kadın için uygun değildir. “Erkeklerden kadınlara, kadınlardan da erkeklere benzeyene Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem) lanet etti. (Buhari).

Yabancı erkeklerle konuşurken dikkat etmemiz gerekiyor. Onlarla kıkırdayarak, kırıtarak konuşmamalıyız. Takvamızdan ödün vermeden, kuşkuya yol açmayacak tarzda olmalı sözlerimiz. Hal ve tavırlarımızda önemli tabii. Normal bir şekilde yani bilinen biçimde olmalı davranışlarımız. Ey peygamberin kadınları, siz kadınlardan herhangi biri (gibi) değilsiniz eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin. (Ahzab,32)

Bizler sokakta raks eden bon bon kızlar gibi değiliz. Bizler şeker kağıdı gibi de giyinmeyiz. Cahiliye kadınları gibi sokakta kırıtarak da yürümeyiz. Sevgili mümineler! Unutmayın bizler İslam toplumunun ana çekirdeğini oluşturuyoruz. Hani bir söz vardır, bir erkek eğitirseniz, bir insan eğitmişsinizdir. Bir kadın eğitirseniz, bir toplumu eğitmişsinizdir. Geleceğin mücahitleri inşallah bizim ellerimizle yetişecek.

Allah (c.c.)ım! Hak yolunda olduğumuzu sanıp da asıl gayeden uzaklaştırma bizi. Cahiliye kadınları gibi amaçsız bir hayatın çirkin araçları yapma bizi. Günaha çağıran vesileler olmaktan, hayatın boş figüranları olmaktan sana sığınıyoruz.
Dilek bacıma teşekkür ederim bu yazısından dolayı Allah (c.c.) razı olsun.

İslami Dergi
alıntıdır
 
  Bugün 106 ziyaretçi (145 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol