SANALTANİTİM
  ya Rabbi bize hesabını veremıyecegimiz bi şey verme
 


Resûlüllah 's.a.v.' buyurdu: 'Az yemek ve az içmekle, nefsinizle ci-had ediniz. Zira az yemenin ve az içmenin sevabı, kâfirlerle cihad etmenin sevabı gibidir. Allah katında az yemenin ve içmenin sevabından daha makbul sevap yoktur.' Yine buyurdu ki: 'Midesini yemekle dolduranın, gök melekûtuna çıkmasına yol vermezler.' Peygambere: Efdal ''en üstün'' kimdir?" diye sorduklarında:

"Az yiyen, az içen, az gülen ve avret yerini örtecek kadar elbise ile kanaat edendir" buyurdu. Yine buyurdu: "Bütün hallerin efendisi ve büyüğü az yemektir." Yine buyurdu: "Avret yerinizi örtünüz, midenizin yarısını dolduracak kadar yiyiniz. Zira bu peygamberlik hususiyetinden bir cüzdür." Yine buyurdu: "Düşünmek, yani Hak Teâlâ'nın zatını ve sıfatlarını düşünmek bütün ibadetlerin yarısıdır. Az yemek ise, ibadetin tamamıdır." Yine buyurdu: "Hak Teâlâ katında en faziletliniz devamlı tefekkür edip az yemek yiyendir. Hak Teâlâ katında en sevimsiz de çok yemek yiyip çok uyuyanlar ve çok gülenlerinizdir." Yine buyurdu: "Hak Teâlâ az yemek yiyen kulları ile meleklerine övünür ve: "Ey meleklerim! Şu kuluma bakın, ben onu yemek isteğiyle mübtelâ kıldığım halde, o benim için istediğini bırakıyor. Şahit olun ki, benim için bıraktığı her lokmaya karşılık bir büyük derece ihsan edeceğim." Ve buyurdu ki: "Çok yemek ve içmekle kalbinizi öldürmeyiniz. Çünkü kalp ekin gibidir. Ekine fazla su vermekle bozulur." Yine buyurdu: "İnsanın doldurduğu en kötü ve en aşağı kap karnıdır." Yine buyurdu: "İnsana, belini doğrultacak birkaç lokma yetişir. Eğer bu derece yapamazsa, karnının üçte birini yemeğe, üçte birini içmeye ve üçte birini de teneffüs etmeye ayırsın." Diğer bir rivayette: "Bir kısmını da Allah'ın zikri için ayırsın" diye buyurulmuştur.

İsa (a.s.) buyurur ki: "Kalbinizin Allah'ı görmesini istiyorsanız kendinizi aç ve susuz tutun." Peygamber (s.a.s.) buyurur ki: "Şeytan, insanın vücudunda, kanın damarlarda dolaşması gibi dolaşır. 0 halde siz az yemekle Şeytanın geçiş daraltınız." Yine buyurdu: "Mü'min bir barsak ile, münafık yedi barsak ile yiyor." Hadisin mânası şudur: Münafıkın yemesi; mü'mininkinden yedi kat fazladır.

Hz. Aişe (r.a.) buyurur ki, Peygamber buyurdu: "Daima Cennetin kapısını çalın; belki açarlar." "Ne ile Cennet kapısını çalalım?" dedim. "Aç ve susuz kalmakla" buyurdu.

Ebu Huzeyfe (r.a.) bir gün Peygamberin yanında geğirdi. Peygamber: "Bu fiili bırakın. Zira bu dünyada çok fazla yiyen, öbür dünyada çok fazla aç olur."

Hz. Aişe buyurur ki: "Peygamber hiçbir zaman doyuncaya kadar yemezdi. Bazen çok aç kaldığına acırdım. Birgün elimi mübarek karnı üzerine koyup: Sana canım feda olsun, ya Resûlallah! Dünyadan aç kalmayacak kadar faydalansan ne olur? dedim. "Ey Aişe! Benim peygamber kardeşlerimden Ülülazim olanlar benden daha ileri gitmişler ve herbiri Hak Teâlâ katında çeşitli ihsanlara kavuşmuştur. Korkarım ki, eğer dünya nimetlerinden faydalanırsam, benim derecem onların derecesinden aşağı olur. Birkaç gün sabır etmeyi, kıyamet gününde az nasip almaya tercih ederim. Hem de kardeşlerime ulaşmak kadar sevdiğim birşey yoktur" buyurdu.

Hz. Aişe (r.a.) der ki: "Allah'a yemin olsun ki, Peygamber bunu söyledikten sonra bir haftadan çok yaşamadı."

Fatımatü'z-Zehra eline bir parça ekmek alıp Peygamberin yanma geldi. Resûlüllah: "Ey Fatıma! Bu nedir?" buyurdu. Fatıma: "Ya Resûlallah! Bir ekmek pişirdim, sensiz yiyemedim" dedi. Resûlüllah buyurdu ki: "Ey Fatıma, üç günden beri babanın ağzına girecek yemek bu getirdiğin ekmektir." Ebû Hüreyre der ki: "Hiçbir zaman Peygamber evinde üç gün üstüste buğday ekmeğini doya doya yememişlerdir." Ebu Süleyman-ı Daranî der ki: "Akşam yemeğinden bir lokma az yemeği, gece sabaha kadar namaz kılmaktan evlâ görürüm." Fudayl bin Iyad kendi nefsine hitaben: "Neden korkuyorsun, aç kalmaktan mı? O nerede?.. Cenab-ı Allah açlığı Muhammed Mustafa ve ashabına nasib etmiştir. Sana ve senin gibilere onu nasib etmez" derdi.

Kehmeş (Rahmetullahi Aleyh) dedi ki: "Allahım, beni aç ve çıplak tutuyorsun, geceleri beni kendinle başbaşa bırakıyorsun. Bu dereceyi hangi ibadetle buldum. Bana yaptığın ihsanı ancak velilerine yaparsın." Malik bin Dinar der ki: "Saadetli, yalnız kifayeti kadar zahiresi olup kimseye muhtaç olmayan kimsedir" dedi. Muhammed bin Vasi: "Saadetli, sabah, akşam aç olan ve bununla Hak Teâlâ'ya şükür edip halinden razı olan kimsedir." Sehl-i Tüsterî der ki: "Akıllı ve basiretli olan büyük zatlar düşündüler, din ve dünyaya aç kalmak kadar faydalı birşey bulamadılar. Âhiret içinde doya doya yemek yemek kadar zararlı birşey bulamadılar." Abdulvahid (r.h.a.) der ki: "Hak Teâlâ aç kalmayan hiçbir kimseyi dost edinmedi; su üzerinde yürümeyi de yalnız aç kalanlara ihsan etti ve tayy-ı mekân edip bir gecede nice fersah yol yürümeyi de ancak aç kalanlara verdi." Hadiste: "Musa (a.s.), Allah ile konuştuğu kırk gün hiçbir şey yemedi." buyurulmaktadır.


KİMYA-YI SAADET
alıntıdır
 
  Bugün 31 ziyaretçi (37 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol